FATE/GRAND ORDER (GILGAMESH)
“Yasayı
çiğniyorsun ve seni cezalandıracağım, tartışılacak bir yanı yok.”
Herkese Merhaba,
Öncelikle herkesin sağlığının yerinde
olmasını temenni ederim. Bir süredir evimizde kalıyoruz ve belli bir süre daha
bu gerekecek gibi görünüyor. Rahat olun uzun vadede bu durumları atlatacağız.
Şimdi gelelim bugünkü yazımıza; oldukça uzun bir zamandır yazı yayımlayamıyorum
bir nevi sezon finali vermişim gibi oldu. Bu nedenle efsane ve çok sevdiğim bir
karakterle karşınıza gelmem gerektiğini düşündüm. Yazımda gerçekten de bir efsane ile karşınızdayım; hem tarihi kişilik olarak hem de oyunlar, görsel
romanlar ve anime serilerinde bize yansıtılan karakteri olarak.
Bugün, felsefi, eğlenceli, bayağı güçlü ve bunların hepsinin önünde inanılmaz derecede kibirli olarak bize sunulan, Ou Sama Gilgamesh (Kral Gılgamış) karakterini anime serisindeki olayları ile anlamaya ve o şartlarda sürdüğü hüküm ile analiz etmeye çalışacağız. Tarihi kişiliği ile ilgili kitaplar okumuş ve araştırma yapmış olsam bile size bu anlamda bilgi vermeye çalışmamın yanlış olacağını düşündüğüm için anime karakteri haliyle bize sunulan doğa üstü güçlere sahip insanı anlatacağım. Fate/Grand Order: Absolute Demonic Front – Babylonia, tarih, fantastik, mitolojik, büyü ve doğaüstü güçler unsurlarını barındıran, fazlasıyla geniş bir yelpazeye sahiptir. Bunlara ek olarak, inanılmaz derecede sürükleyici, aksiyon ve heyecanın sürekli devam ettiği, insanı soluk soluğa izleten keyifli bir seridir. Ayrıca dram, eğlence öğeleri ile bezenmiş ve insana ders veren diyalogları olduğunu da eklemem gerekiyor. Kahramanlar Kralı Gılgamış ise bu harikulade seride unvanının hakkını verircesine kendisine yakışan kibri, bilgeliği, gücü ve içindeki sevgisi ile bize resital sunuyor diyebilirim.
Bugün, felsefi, eğlenceli, bayağı güçlü ve bunların hepsinin önünde inanılmaz derecede kibirli olarak bize sunulan, Ou Sama Gilgamesh (Kral Gılgamış) karakterini anime serisindeki olayları ile anlamaya ve o şartlarda sürdüğü hüküm ile analiz etmeye çalışacağız. Tarihi kişiliği ile ilgili kitaplar okumuş ve araştırma yapmış olsam bile size bu anlamda bilgi vermeye çalışmamın yanlış olacağını düşündüğüm için anime karakteri haliyle bize sunulan doğa üstü güçlere sahip insanı anlatacağım. Fate/Grand Order: Absolute Demonic Front – Babylonia, tarih, fantastik, mitolojik, büyü ve doğaüstü güçler unsurlarını barındıran, fazlasıyla geniş bir yelpazeye sahiptir. Bunlara ek olarak, inanılmaz derecede sürükleyici, aksiyon ve heyecanın sürekli devam ettiği, insanı soluk soluğa izleten keyifli bir seridir. Ayrıca dram, eğlence öğeleri ile bezenmiş ve insana ders veren diyalogları olduğunu da eklemem gerekiyor. Kahramanlar Kralı Gılgamış ise bu harikulade seride unvanının hakkını verircesine kendisine yakışan kibri, bilgeliği, gücü ve içindeki sevgisi ile bize resital sunuyor diyebilirim.
Kral Gılgamış halkı tarafından sevilen,
fazlasıyla sayılan aynı zamanda düşmanları tarafından da oldukça korkulan, pek
münakaşaya girilmek istenmeyen bir kral imajı veriyor. Tahtta oturduğu
sahnelerdeki görüntüsüyle, emirler verirken almış olduğu ses tonuyla kendisini
nasıl kudretli gördüğünü rahat bir şekilde anlayabiliyoruz. Ayrıca nasıl bir
kibirdir bu diye iç geçirmemek pek elde değil. (Seriyi izlerken birçok sahnede,
bu durumuna çok güldüğüm ve işte bu diye kahkaha attığım oldu.) Ama düşününce
kendi kendime “kral dediğin belki de böyle oluyor veya olmalı” dedim. Ne de olsa
Mezopotamya’nın en kudretli kenti Uruk’un Kralı. Karşısına geçip herkes
konuşamaz, kendisinin saygısını kazanmalısınız önce. Bunun yolu bizzat kral ile
dövüşmekten geçer. Eğer ona karşı iyi bir mücadele verirseniz, saygısını
kazanmış olursunuz ki işte o zaman sizi dinler. Kralımız o kadar yoğun ve
çalışkandır ki öyle boş vakit harcamaya gelemez. Her zaman halkını ve kurmuş
olduğu düzeni korumakla sorumlu olduğunu düşünen kral, dış tehditlere karşı da
insanlarını korumak zorundadır. Bu bilinçle oluşturmuş olduğu şehir, inanılmaz
bir düzene ve hiyerarşiye sahiptir. Ayrıca savaş becerisi sadece bire bir dövüşte değil, silah
yapımında da gelişmiştir. Şehri baştan aşağı askerlerinin ve bizzat kendisinin
komuta edebileceği silahlarla donatmıştır. Tehditleri kendisinin oluşturduğu da
olmuştur. Serideki Tanrıçalara kafa tutarak size ihtiyacım yok diye rest çeken
kralın başı bu yüzden de derde girmiştir. Tanrıçalar kendisine ceza vermek ve
af diletmek niyetindedir ama bu ne mümkün. Gururlu kralımız asla taviz vermez
ve geri adım atmaz biri ama bu demek değil ki herkese karşı sert bir karakteri olsun.
Yaptığı çalışmalar sayesinde en zengin krallık olan kent, dünyevi çoğu değerli
nesne ve eşyalara sahiptir. Bütün zenginliklerin kendisinin olmasını
gerektiğini savunan kral, Babil’in hazinesine sahiptir.
Kahramanlar Kralı Gılgamış her ne kadar
sert ve duygusuz görünse de insan potansiyeline ve gücüne yürekten inanan, bir
yola çıkıp sonuna kadar gidilmesi gerektiğini savunan birisidir. Öyle ki
kendisinin seride aklıma kazınan şu sözlerine yer vermek isterim. “Her şeyi
kaybetmesine rağmen hâlâ yarın doğacak güneşi görüyor” diye kendisinden
bahseden kral sonra insanlar için devam ediyor ve ekliyor “İnsanların gelişiminin sınırı yoktur, ölene kadar değişmeyecek bu. Son nefesini verene dek,
düşünce ve davranışlarının üzerine koyarsın. İnsanlık tarihi de buna benzerdir.
Bu çağdaki acizliğinden hayıflansan bile seni kabulleneceğim. Önünde uzanan ne
kadar zorluk olursa olsun, ayakta durman doğru olandır. Beraber yaşayıp beraber
savaşalım.” Beni inanılmaz etkileyen bu sözlerde büyük bir derinlik olduğunu
düşünmekteyim. Sahiden de tarihe baktığımız zaman iyi ve kötü insanlık
gelişimini görmekteyiz. Bundan sonra nasıl bir geleceğe sahip olacağımızı
düşünüp çalışmak iyi bir yere gitmesi için mücadele etmek ve kötü bir yere
gidecekse önlem almak veya düzeltmek tamamen bizim elimizdedir. Hayat hiçbir
zaman kolay olmadı olmayacak da. Belki ileride daha büyük salgınlarla, engellerle veya kötülüklerle karşılaşacağız ama her zaman zorlukları aşmanın, gelişmenin ve birlikte uyum içinde
yaşayıp, mutluluğu yakalamanın bizim elimizde olduğunu hatırlayalım, sağlıcakla kalın.
“2
tür kibir vardır: Göreve uygun olmadığın bir yer ve hayallerinin çok büyük
olduğu bir yer. Birincisi sıradan bir aptallıktır fakat ikincisi bulmanın zor
olduğu nadir bir türdür.” Ou Gilgamesh

Başarılarının devamını dilerim kardeşim benim sayfamı paylaşırmısın?
YanıtlaSilhttps://batucelik1.blogspot.com/